- Katılım
- 4 Şub 2010
- Mesajlar
- 81,644
- Tepkime puanı
- 33,663
- Puanları
- 300
- Konum
- Kocaeli
- Web sitesi
- www.youtube.com
Atatürk'ün Demokratlığı
İlk belirtmemiz gereken nokta, Atatürk'ün demokrasiye inanmış bir lider olması ve demokratik bir cumhuriyet hedeflemiş olmasıdır. Bu cumhuriyet modeli, Atatürk'ü sahiplenmeye çalışmış olan radikal solcu ideologların hayalini kurdukları totaliter rejimlere tamamen zıttır.
Bazıları Atatürk'ün yaşamı boyunca bir tek parti sistemi uygulanmış olmasından yola çıkarak, buna karşı çıkarlar. Oysa 1923-38 dönemi incelendiğinde, Atatürk'ün gerçekte çok partili rejimi hedeflediği, bunu gerçekleştirebilmek için iki ayrı girişimde bulunduğu, ancak dönemin şartları gereği çok partili sisteme geçişi ertelemek zorunda kaldığı görülür. Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası ve Serbest Fırka denemeleri, Atatürk'ün demokrasiyi yerleştirmek için gerçekleştirdiği, ancak dönemin şartları gereği yaşayamamış girişimlerdir.
Ancak 1930'lu yıllarda bazı etkili isimler demokratik Cumhuriyet ilkesinden saparak totaliter bir model oluşturmaya niyetlenmişlerdir. Başta Recep Peker olmak üzere bazı önemli makamlar, o dönemde etkili kalkınma modelleri ile dikkati çeken Sovyetler Birliği'nden, Nazi Almanyası'ndan ve hatta Faşist İtalya'dan etkilenmiş ve bu ülkelerin rejimlerini örnek alan birtakım fikirler geliştirmişlerdir. O dönemde tüm dünyada "yükselen değer" gibi görülen, demokratik sistemlere göre daha başarılı, etkili ve verimli olduğu sanılan bu totaliter modeller, Türkiye'de de hayran kazanmıştır. Ancak üzerinde ısrarla durulması gereken nokta, Atatürk'ün hiçbir zaman bu totaliter eğilimlere destek vermemiş, hatta bunları engellemiş olmasıdır. Büyük Önder, kurduğu Türkiye Cumhuriyeti'nin her zaman için "muasır medeniyet" seviyesine çıkmasını, yani Batı tipi bir demokrasiyle yönetilmesi hedefini korumuştur.
İlk belirtmemiz gereken nokta, Atatürk'ün demokrasiye inanmış bir lider olması ve demokratik bir cumhuriyet hedeflemiş olmasıdır. Bu cumhuriyet modeli, Atatürk'ü sahiplenmeye çalışmış olan radikal solcu ideologların hayalini kurdukları totaliter rejimlere tamamen zıttır.
Bazıları Atatürk'ün yaşamı boyunca bir tek parti sistemi uygulanmış olmasından yola çıkarak, buna karşı çıkarlar. Oysa 1923-38 dönemi incelendiğinde, Atatürk'ün gerçekte çok partili rejimi hedeflediği, bunu gerçekleştirebilmek için iki ayrı girişimde bulunduğu, ancak dönemin şartları gereği çok partili sisteme geçişi ertelemek zorunda kaldığı görülür. Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası ve Serbest Fırka denemeleri, Atatürk'ün demokrasiyi yerleştirmek için gerçekleştirdiği, ancak dönemin şartları gereği yaşayamamış girişimlerdir.
Ancak 1930'lu yıllarda bazı etkili isimler demokratik Cumhuriyet ilkesinden saparak totaliter bir model oluşturmaya niyetlenmişlerdir. Başta Recep Peker olmak üzere bazı önemli makamlar, o dönemde etkili kalkınma modelleri ile dikkati çeken Sovyetler Birliği'nden, Nazi Almanyası'ndan ve hatta Faşist İtalya'dan etkilenmiş ve bu ülkelerin rejimlerini örnek alan birtakım fikirler geliştirmişlerdir. O dönemde tüm dünyada "yükselen değer" gibi görülen, demokratik sistemlere göre daha başarılı, etkili ve verimli olduğu sanılan bu totaliter modeller, Türkiye'de de hayran kazanmıştır. Ancak üzerinde ısrarla durulması gereken nokta, Atatürk'ün hiçbir zaman bu totaliter eğilimlere destek vermemiş, hatta bunları engellemiş olmasıdır. Büyük Önder, kurduğu Türkiye Cumhuriyeti'nin her zaman için "muasır medeniyet" seviyesine çıkmasını, yani Batı tipi bir demokrasiyle yönetilmesi hedefini korumuştur.